Çevre bakanları AB topraklarının eski haline getirilmesi için yasal bir taslak üzerinde uzlaştı ancak Avrupa Komisyonu somut yükümlülüklerin olmamasından üzüntü duyuyor.
Çevre bakanlarının 17 Haziran Pazartesi günü AB’de toprağın eski haline getirilmesine yönelik bir yasal uzlaşma taslağı üzerinde anlaşmaya varmalarıyla, toprağın korunması hava ve su ile eşit düzeye getirilme yolunda ilerliyor.
AB yürütme organı, toprakların durumu hakkındaki “sınırlı bilgiyi” artırmak için Temmuz 2023’te toprak izleme yasasını masaya yatırdı ve blokun topraklarının yarısından fazlasının (%60) kötü durumda olduğunu ve gıda üretimi ile biyoçeşitliliğe zarar verdiğini gösteren verilerle 2050 yılına kadar sağlıklı topraklara ulaşmayı önerdi. Ancak üye devletler bunun yerine, “ne ara hedefler ne de böyle bir hedefe ulaşma yükümlülüğü getirmeyen” “istek uyandıran” uzun vadeli bir hedef üzerinde anlaştı.
Taslak yasa, üye devletlerin toprak sağlığını değerlendirmek için izleme sistemleri geliştirmelerini gerektirmekte ve AB ülkelerine mevcut veri ve izleme araçlarını kullanma imkanı sunarak potansiyel idari yükleri azaltmaktadır. Hükümetlerin izleme için numune alma noktalarını belirlemesi gerekecek ve potansiyel olarak kirlenmiş sahaları tespit etmeleri beklenecektir.
Bir AB diplomatına göre, Pazartesi günü Lüksemburg’da yapılan kamuya açık bir tartışma sırasında Avusturya ve Almanya uzlaşma metnini desteklemekten kaçındı.
“Almanya, yenilenebilir enerjilerin yaygınlaştırılması için yeterli hareket alanı olmadığı konusunda biraz endişeli” diyen ikinci bir AB diplomatı, yeni yasama döneminde başlaması beklenen Komisyon, Avrupa Parlamentosu ve Konsey arasındaki üçlü müzakereler sırasında bu tür hükümlerin “yeniden gözden geçirilebileceğini” umduğunu söyledi.
Portekiz taslak metne yeşil ışık yaktı ancak Almanya’nın görüşünü destekledi: Çevre Bakanı Maria da Graça Carvalho, “Kritik ham maddeler ve yenilenebilir enerji söz konusu olduğunda stratejik çıkarlarımızı koruyabileceğimizden emin olmak istiyoruz.” dedi.
Üye devletler için “artan esneklikleri” memnuniyetle karşılayan İsveç, “ortak sürdürülebilir yönetim ilkelerinin dahil edilmesi” konusundaki endişelerini dile getirerek bunun “çok geniş kapsamlı” olduğunu söyledi. Stockholm, orman topraklarına atıfta bulunarak, sürdürülebilir toprak yönetiminin “sadece sağlığı kötü olan topraklara uygulanması gerektiğinin” “açıkça belirtilmesi gerektiğini” sözlerine ekledi.
Somut bir hedefe ulaşma zorunluluğunun kaldırılmasına rağmen, hükümetlerin toprak sağlığını korumak için ulusal uygulamaları tanımlaması ve uygulaması gerekecek ve İsveç’in “çifte düzenleme riskinden” korktuğunu belirten bir AB sözcüsü, tarım politikalarının zaten gerektirdiği benzer yönetim ilkelerine atıfta bulundu.
AB ülkeleri, yasanın yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıl içinde toprakların sağlığını kontrol etmek için önlemler almak zorundadır.
Çevre Bakanı Virginius Sinkevičius bakanların teklifi azaltma kararını üzüntüyle karşılarken, toprak gözlem yönetiminin zorunlu hale getirilmemesini, ceza hükümlerinin kaldırılmasını ve yasanın uygulanmasına ilişkin sürenin uzatılmasını kınadı.
Sivil toplum kuruluşu Avrupa Çevre Bürosu’nun (EEB) topraktan sorumlu politika yardımcısı Caroline Heinzel, AB’deki toprakların vahim durumuna atıfta bulunarak “zaten zayıf olan teklifin daha da erozyona uğramasından” duyduğu endişeyi dile getirdi.
Heinzel, “Aşırı esneklik, birleşik ve uyumlu bir AB yaklaşımına zarar vermemelidir.” dedi. “Kanun yapıcılar şimdi çıtayı yükseltmek ve 2050 yılına kadar Avrupa genelinde sağlıklı toprakları garanti altına alan ve işe yarayan bir Toprak Kanunu oluşturmak için üzerinde mutabık kalınan yetkilere dayanarak tasarıyı geliştirmelidir.”
Belçika’nın AB Dönem Başkanlığı’nın sona ermesiyle birlikte, 1 Temmuz’dan itibaren göreve başlayacak olan Macaristan Dönem Başkanlığı, toprak izleme kanunu müzakerelerine aracılık etmeye devam edecek.