Avrupa’nın genellikle dünyadaki en yüksek çevresel ve sosyal standartlara sahip olduğu iddia edilse de, Avrupa’nın madencilik atıklarına ilişkin düzenlemeleri için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Avrupa merkezli sivil toplum kuruluşu Transport & Environment (T&E) tarafından yaptırılan bir hukuki analize göre, bu kurallar dünya standartlarının gerisinde kalıyor. Avrupa, Kritik Ham Maddeler Yasası kapsamında madencilik faaliyetlerini genişletmeyi ve 10% madencilik hedefini karşılamayı amaçlarken, mevcut düzenlemelerin bu hedeflere uygun olup olmadığını değerlendirmek isteyen STK, bu analizi gerçekleştirdi.
Avrupa’nın çevre yönetmelikleri, yalnızca Avrupa Birliği’nde değil, aynı zamanda diğer yerlerde de lityum gibi kritik ham maddelerin çıkarılmasının çevreyi ve insanları tehlikeye atmayacağına dair en önemli güvencelerden biri olarak gösteriliyor. Ancak T&E’ye göre, Avrupa’da madencilik faaliyetleri on yıllardır gerileme sürecinde. Bu durum, Avrupa’nın madencilik kurallarının geçerliliğini yitirmesine ve bazı alanlarda Brezilya veya Çin gibi ülkelerin kurallarından daha az sıkı olmasına neden oldu.
Özellikle Sırbistan ile AB arasında sürdürülebilir ham maddeler konusunda imzalanan stratejik ortaklık mutabakat zaptının ardından Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Maroš Šefčovič, AB’nin sürdürülebilir kalkınma ve çevrenin korunması alanında dünyadaki en kapsamlı ve en katı düzenleyici çerçeveye sahip olduğunu dile getirdi.
Odak noktalarından biri olan Rio Tinto’nun Jadar lityum projesi bu bağlamda dikkat çekiyor.
AB Madencilik Atıkları Direktifi (EWD), önemli eksiklikler içeriyor.
T&E, Hollanda merkezli çevre hukuku firması Hörchner Advocaten’e 2006 tarihli AB Madencilik Atıkları Direktifi’nin (EWD) bir hukuki analizini yaptırdı.
Analiz sonuçlarına göre, direktif birçok konuda yetersiz kalıyor ve önemli maddelerde gerekli netlikten yoksun. T&E, bu eksiklikleri şu şekilde özetledi:
– En güvenli ve en iyi madencilik atık teknolojilerinin zorunlu kılınmaması;
– Çevre ve toplulukların yetersiz korunması;
– Maden kapanışlarının, felaketlere davetiye çıkarması;
– Belirsiz zaman çizelgeleri ve sorumluluklar.
T&E’ye göre hukuki analizdeki en net bulgulardan biri, direktifin uygulanmasında önemli bir risk bulunuyor. Birçok kilit hüküm net değil ve üye devletlerin takdirine bırakılmış. Örneğin, kazalar veya hasar durumunda kimin sorumlu olduğu ve önleme ile izleme planlarının ne kadar güçlü ve düzenli olması gerektiği belirsiz.
Sonuç olarak, T&E, EWD’nin revize edilmesi çağrısında bulundu ve önerilerini sundu.