SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi, “Türkiye için Batarya Enerji Depolama Seçenekleri” raporunu yayınladı. Bu rapor, net sıfır emisyonlu bir ekonomiye geçiş sürecinde batarya enerji depolama sistemlerinin önemine dikkat çekiyor. Bu sistemler, rüzgâr ve güneş enerjisi kaynaklarının şebekeye entegrasyonunu hızlandırarak elektrik sistemine esneklik sağlıyor.
Analizlere göre, önümüzdeki 10 yılda kurulacak 7,2 GW/28,8 GWh’lik batarya enerji depolama sistemi, doğal gaz tüketimini yaklaşık 11,7 TWh azaltabilir ve 369 milyon dolarlık doğal gaz ithalatını engelleyebilir. Ayrıca, 2,3 milyon ton karbon emisyonu azaltımı sağlanabilir.
SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Direktörü Alkım Bağ Güllü, enerji dönüşümünün yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, elektrifikasyon ve yenilikçi teknolojilere dayandığını vurguladı. Güllü, batarya enerji depolama sistemlerinin bu süreçteki kritik rolüne dikkat çekti.
Raporda, bataryaların hem sistem odaklı hem de yatırımcı açısından faydalarının birlikte değerlendirilmesi öneriliyor. Türkiye’de 2023 yılı itibarıyla elektrik sektöründe kullanılan bataryaların piyasa hacmi yaklaşık 40 milyar dolar olup, bunun yüzde 90’ını Çin, AB ve ABD oluşturuyor. Türkiye’de ise henüz şebeke ölçeğinde kurulu bir batarya enerji depolama tesisi bulunmuyor.
Türkiye’nin 2053 yılına kadar 30 GW/120 GWh’lik batarya enerji depolama kapasitesine ihtiyaç duyacağı belirtiliyor. Haziran 2024 itibarıyla, depolama tesisi kuran yatırımcılara yenilenebilir enerji santrali kurma hakkı tanıyan mevzuat değişikliğiyle, ön lisanslı depolama kapasitesi başvuruları 32 GW seviyesine ulaştı.
Raporda, şebeke ölçekli kurulumlar için lityum-iyon batarya teknolojilerinin, özellikle lityum-demir-fosfat (LFP) bataryalarının uygun olduğu belirtiliyor. Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) analizlerine göre, 2023 yılında kurulmuş yeni batarya kapasitesinin yüzde 80’ini LFP tipi bataryalar oluşturdu.
Bu rapor, Türkiye’nin enerji dönüşümünde batarya depolama sistemlerine yapılması gereken yatırımların önemini vurguluyor.
