Avrupa Birliği (AB), önümüzdeki ay Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de yapılacak COP29 İklim Zirvesi öncesinde müzakere duruşunu belirledi. Ancak, Avrupa Birliği gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadele etmelerine yardımcı olacak finansmanı nasıl artıracağı konusundaki en kritik soruya henüz net bir yanıt vermedi.
Birleşmiş Milletler’in düzenlediği bu zirve, iklim finansmanını milyarlarca dolardan trilyonlara çıkarmak gibi önemli bir amaca sahip. Zirveye katılan ülkeler, bir yandan iklim geçişini sağlarken, diğer yandan giderek şiddetlenen aşırı hava olaylarıyla başa çıkmak zorunda. Ancak AB’nin birçok üyesi, büyüyen bütçe açıklarıyla mücadele ederken, Çin gibi ülkelerin de bu küresel sorumluluğun bir kısmını üstlenmesi gerektiği konusunda baskı yapıyor.
İklim Finansmanı ve Adil Dağılım Sorunu
Gelişmekte olan ülkeler, özellikle Afrika, Güney Asya ve Güney Amerika’da yer alan birçok ülke, küresel ısınmanın etkilerine en fazla maruz kalan bölgeler arasında yer alıyor. Bu ülkeler, iklim değişikliğinin etkilerini hafifletmek ve geçiş süreçlerini finanse etmek için milyarlarca dolarlık yardıma ihtiyaç duyuyor. Ancak, bugüne kadar verilen sözlerin büyük bir kısmı yerine getirilmedi. COP29 Zirvesi’nde AB ve diğer gelişmiş ülkelerin, 100 milyar dolarlık yıllık iklim finansmanı taahhüdünü nasıl artıracakları ve bu yardımı hangi yöntemlerle sağlayacakları konusundaki belirsizlik devam ediyor.
Avrupa Birliği, zirvede yeşil enerjiye geçişin hızlandırılmasını ve fosil yakıtlardan çıkışın küresel bir hedef olarak benimsenmesini savunuyor. Ancak, bu dönüşüm için gereken büyük finansal desteğin nasıl sağlanacağı konusu hala belirsiz. Özellikle pandeminin ardından birçok AB ülkesinin bütçelerindeki açıklar derinleşmiş durumda. AB yetkilileri, diğer büyük ekonomiler, özellikle de Çin ve Hindistan gibi ülkelerin de bu finansal yükü paylaşmaları gerektiğini vurguladı. Ancak bu ülkeler, tarihsel sorumluluğun daha çok sanayileşmiş Batılı ülkelerde olduğunu savunarak iklim finansmanını ödemeyi reddetti.
Çin ve Gelişmekte Olan Ülkelerin Durumu Ne Olacak?
Çin, dünyanın en büyük karbon emisyonu üreten ülkesi olmasına rağmen, gelişmekte olan ülkeler kategorisinde yer alıyor ve bu durum, iklim finansmanı tartışmalarında önemli bir gerilim noktası oluşturdu. Gelişmiş ülkeler, Çin’in küresel iklim finansmanına daha fazla katkıda bulunmasını talep ederken, Çin, tarihsel olarak Batı’nın sorumluluğunu üstlenmek istemedi ve kendi ekonomik kalkınma sürecinin devam ettiğini öne sürdü.
Bu bağlamda, AB’nin COP29’daki müzakere duruşu büyük önem taşıyor. AB, iklim finansmanı konusunda daha iddialı hedefler belirlemeyi savunurken, bu hedeflerin gerçekleştirilmesi için tüm küresel aktörlerin daha adil bir şekilde katkıda bulunmasını talep etti.
COP29’da İklim Adaleti ve Geleceğe Yönelik Beklentiler Yer Alacak
COP29’un ana gündem maddelerinden biri de iklim adaleti olacak. Gelişmekte olan ülkeler, sanayileşmiş ülkelerin tarihsel sorumluluklarını yerine getirerek daha fazla finansal yardımda bulunmalarını talep etti. Ayrıca, bu yardımların sadece yeşil enerji projelerine değil, aynı zamanda aşırı hava olaylarına karşı dayanıklılık kazandıracak projelere de yönlendirilmesi gerektiğini belirtti.
COP29 İklim Zirvesi, iklim finansmanı konusunda küresel bir uzlaşma sağlanması için kritik bir an olacak. AB’nin, diğer büyük ekonomilerle birlikte nasıl bir yol haritası izleyeceği, zirvenin en çok merak edilen konularından biri. İklim değişikliğinin yıkıcı etkileri her geçen gün daha fazla hissedilirken, zirveden çıkacak kararlar, dünya genelinde milyonlarca insanın geleceğini şekillendirecek.
AB’nin bu süreçte daha fazla liderlik göstermesi ve iklim finansmanı konusunda somut adımlar atması bekleniyor. Ancak, gelişmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkeler arasındaki finansal sorumluluk paylaşımı konusundaki tartışmaların nasıl sonuçlanacağı, zirvenin başarısını belirleyecek en önemli faktörlerden biri olacak.