Küresel ısınma tehdidiyle karşı karşıya olan caretta carettaların neslinin devamını sağlamak amacıyla başlatılan pilot uygulamalardan biri olan “kuluçkaların ikiye bölünmesi” işlemiyle popülasyondaki cinsiyet oranlarının dengelenmesi hedefleniyor.
Nesli tükenme tehlikesi bulunan canlılardan caretta carettaların mayıs ve haziranda başlayan yumurtlama döneminin ardından yumurtalardan çıkan yavrular suyla buluşuyor. Küresel ısınma yavruların cinsiyetlerinin belirlenmesinde etkili oluyor. Cinsiyetleri yuva sıcaklığına göre belli olan deniz kaplumbağası yavruları, yüksek sıcaklıkta dişi, düşük sıcaklıkta ise erkek olarak yumurtadan çıkıyor.
Ordu Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Onur Candan, iklim değişikliği ve küresel ısınmanın deniz kaplumbağalarına etkilerine ilişkin AA muhabirine değerlendirmede bulundu. Prof. Dr. Candan, küresel ısınmanın yaban hayatına çok ciddi etki etmeye başladığını vurgulayarak, bu durumun ilerlemesiyle deniz kaplumbağası popülasyonundaki erkek sayısının azalacağını söyledi.
“Önlenemez şekilde çöküşe doğru gidecektir”
Candan, şöyle devam etti:
“Son yıllarda yuva sayılarındaki artışın sebeplerinden biri de küresel ısınmanın etkilerini görmeye başlamamızla ilgili. Bu artış ileride çok daha fazla olacak. Fakat bunun sonunda da popülasyonun cinsiyet bazlı yapısında ciddi bozulma meydana gelecek. Popülasyonun normal şartlarda bire bir oranda dişi-erkeğe sahip olması gerekir. Küresel ısınmanın deniz kaplumbağalarındaki etkisi, cinsiyet oranlarının dişi yönüne kayması şeklinde oluyor. Bu oranın özellikle yavrularda çok ciddi saptığını görüyoruz. Dişi sayısının artışı ergin popülasyonuna yansırsa deniz kaplumbağaları popülasyonu önlenemez şekilde çöküşe gidecektir.”
“Önlem amaçlı pilot uygulamalar başladı”
Candan, popülasyondaki dişi sayısı ciddi boyutlara ulaştığında, örneğin 100 kaplumbağadan 90’ının dişi olması durumunda bunun popülasyonda öncelikle gen akışında aksamalara neden olacağına dikkati çekti.
Bu durumda çeşitliliğin azalacağına işaret eden Candan, “Çünkü erkek sayısı çok kısıtlı ve eğer erkek bireylerde meydana gelebilecek ölümler artarsa, o zaman çiftleşecek erkek kaplumbağa bulamayacaklar. Bu durumda da yavru üretimi gerçekleşmeyecek. Dünya çapında önlem amaçlı deneme çalışmaları başladı. Örneğin yuvaların soğutulmasına ilişkin pilot uygulamalar yapılıyor.
Türkiye’de, kuluçkaların ikiye bölünmesi gibi gerçekleştirdiğimiz çalışmalar var. Çünkü yuva içerisindeki yumurtalar gelişirken de kendi içlerinde sıcaklık üretiyorlar. Buna ‘metabolik ısınma’ deniyor, mesela 1,5 dereceyi bulabiliyor. Yuvayı ikiye ayırdığınızda, içindeki 100 yumurtayı 50-50 böldüğünüzde buradaki sıcaklığı bir nebze olsun azaltma şansınız oluyor.” diye konuştu.
“Deniz kaplumbağalarının Edirne’de yuvalaması küresel ısınmanın etkisi”
Alınan önlemlerin geçici olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Candan, sıcak yuvalardan çıkan yavruların daha hızlı geliştiğini ve yuvadan daha erken çıktığını söyledi.
Bu durumda kaplumbağaların boyunun çok küçük kaldığına dikkati çeken Candan, şunları kaydetti:
“Küçük boyutlu yavruların yüzme performansından sürünme performansına kadar her şeyi etkileniyor. Daha kolay av olabiliyorlar. Yayılış alanları değişmeye başlıyor. Deniz kaplumbağalarında böyle bir çalışma yaptık. Batıya doğru yeşil kaplumbağaların bir dağılıma başladığını gördük. Edirne’de deniz kaplumbağası yuvası görülmüş olması küresel ısınmanın sonucu.
Çünkü hayvan yuvalamaya çıkacağı zaman örneğin Adana Yumurtalık kumsalına gelirken ‘Vakit geldi hadi bir Yumurtalık’a gideyim.’ demiyor. Bunu suyun sıcaklığıyla belirliyor. Enez’de tespit edilen yuvalar bu şekilde, zaten kuzeye doğru bir kayış vardı. Bunlar daha da artacak gibi görünüyor.”
“Kıyamet doğa ve hayvanlar üzerinde başladı”
Küresel ısınmanın diğer yaban hayatına da olumsuz etkisi olduğunu anlatan Candan, bazı türlerin orman yangınları sonucu yok olmanın eşiğine geldiğini belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
“Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğüyle yaptığımız bir çalışma var. Ülkedeki orman yangınlarından sonra özel çevre koruma alanlarında sürüngen ve kurbağa türleriyle ilgili kullanım alanlarını tespit etme çalışması yaptık. Dalyan ve Fethiye bölgesinde bulunan kırmızı semender çok dar bir alan kullanıyor. Küresel ısınmayla orman yangınlarının da arttığını biliyoruz.
Burada yangınlar sonucu kırmızı semender yok olduğunda dünyada başka bir yerde bu hayvan yok, tür tamamen dünya üzerinden kalkıyor. Yine küresel ısınmayla istilacı dediğimiz türlerin yayılış alanları artıyor. Bilim kurgu filmlerinde olur ya, şu an yaşadığımız o. Gerçekten cehennemin kapıları açıldı ve kıyamet doğa ve hayvanlar üzerinde başladı, dönüp dolaşıp bizi bulacak.”