Bitkiler, plastik ve dumanla dolu bir dünyada nefes almakta zorlanıyor.
Yıllar önce gördüğüm bir grafik, 20. yüzyıldan 21. yüzyıla kadar atmosferdeki karbondioksit (CO₂) seviyesini gösteriyordu. O an için görünen dünyanın nefes aldığıydı. Yıllar içinde CO₂ miktarı sürekli artmış, son yıllarda ise hızlanarak yükselmişti. Ancak bu yükseliş dümdüz bir çizgi halinde gerçekleşmemiş, her yıl önce düşüp ardından yeni bir zirveye ulaşarak zikzaklı bir seyir izlemişti.
Bu geçici düşüşün sebebi tabii ki fotosentezdi. Bitkilerin ışığı ve CO₂’yi besine dönüştürme mucizesi. İşte bu süreç, gezegenimizin atmosferdeki karbon dengesini milyarlarca yıldır koruyor. Ancak fosil yakıtlar bu dengeyi çeşitli yollarla bozuyor.
Nefes Aldığımız Hava
Kuzey yarımkürede bahar başlarken, dünyanın büyük kısmını kaplayan yeşil alanlar canlanıyor. Ağaçlar yeni yapraklarını açarak havadaki karbonu emiyor ve bunu gövde, kök ve dallarında depoluyor. Küresel ölçekte bu, devasa bir karbon solunumu gibi işliyor. Sonbaharda yapraklar döküldüğünde ise dünya yeniden nefes veriyor. Ancak soluduğumuz hava giderek daha fazla fosil yakıt kirliliği içeriyor. Bunlara, plastik gibi fosil yakıt ürünleri de dahil. Yapılan araştırmalara göre, sadece nefes almak bile mikroskobik plastik parçacıklarının beyne ulaşmasına neden olabiliyor. Üstelik benzer bir durum bitkiler için de geçerli ve bu, küresel çapta ciddi sonuçlar doğurabilir.
Bitkiler açlığını kaybediyor
Güney Galler Üniversitesi’nden Biyoteknoloji Profesörü Denis J. Murphy’ye göre, mikroplastikler bitkilerin fotosentez yapma yetisini engelliyor. Fotosentez, bitkilerin güneş enerjisini kullanarak meyve ve sebze üretmesini sağlayan temel süreç. Murphy, “Bu durum, önümüzdeki on yıllarda tarım ve deniz ürünleri üretiminde büyük kayıplara yol açabilir. Bunun sonucunda yüz milyonlarca insan için gıda sıkıntısı yaşanabilir.” diyor. Sonuç olarak, bu hızla kirliliği sürdürürsek, dünyamız adeta soluk alıp veremeyecek. Dolayısıyla bizler de…