Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de devam eden Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29. Taraflar Konferansı (COP29) kapsamında AA muhabirine, bankanın, ülkelerin kalkınma projelerini iklim hedeflerine uygun hale getirmeleri konusunda destek sağladığını söyledi. COP29’da iklim finansmanına yürütülen müzakerelere değinen Hallegatte, “Ülkelerin iklim hedefleri için daha çok yatırım yapması gerekiyor. Bu yatırımlar daha yüksek büyüme, daha iyi ve fazla istihdam gibi büyük faydalar sağlıyor.” diye konuştu.
Hallegatte, bu doğrultuda ülkeler için en büyük zorluğun ihtiyaç duydukları yatırımların gerçekleştirilmesi olduğunu vurgulayarak, “Biz sadece uluslararası iklim finansmanının değil, aynı zamanda ülkelerin kaynaklarını ve özel sektörlerini harekete geçirerek tasarruf ve yatırımlarını kendi kalkınmaları için kullanmalarının da önemini vurguluyoruz.” ifadesini kullandı.
Uluslararası kaynakların ülkeleri desteklemesi gerektiğini ancak tek başına bu kaynakların yeterli olmayacağına dikkati çeken Hallegatte, “Ülkelerin ihtiyaçları trilyonlarla ifade ediliyor. Bu nedenle tek bir çözüm bu sorunu çözemez. Yerel kaynaklar, özel sektör ve uluslararası iklim desteklerinin birleşimine ihtiyacımız var. Dünya Bankası’nın da dahil olduğu Çok Taraflı Kalkınma Bankaları bu süreçte kilit bir rol oynayacak.” değerlendirmesinde bulundu.
Hallegatte, geçen hafta COP29’da söz konusu bankaların açıkladığı iklim finansmanı desteğini anımsatarak, şunları kaydetti:
“Çok Taraflı Kalkınma Bankalarının 2030’a kadar düşük ve orta gelirli ülkelere yıllık 120 milyar dolar katkısı olacak. Bu önemli ancak tüm ihtiyaçları karşılamak için yeterli değil. Asıl önemli olan bu kaynakları, diğer kaynakları harekete geçirmek için kullanmak. Bu ise ülkelerin ilgili politikalarını değiştirmelerine ve şebekeye yatırım yapmak gibi bazı kamusal altyapılara yatırım yapmalarına yardımcı olarak gerçekleştirilebilir.”
“Türkiye yeşil dönüşümde çok fazla kazan-kazan durumuna sahip”
Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon hedefine de değinen Hallegatte, “Türkiye, yenilenebilir enerjide güneş ve rüzgar enerjisi gibi ucuz kaynaklara sahip olması nedeniyle büyük bir potansiyele sahip. Bu kaynakların geliştirilmesi için ülkenin, güneş ve rüzgar enerjisinin üretildiği bölgeleri, elektrik talebinin yüksek olduğu bölgelerle bağlayacak şebeke yatırımına ihtiyacı var. Ayrıca yenilenebilir enerji yatırımlarını destekleyecek ve yönlendirecek düzenleme ve planlamalara sahip bir enerji sektörüne ihtiyacı var.” ifadelerini kullandı.
Hallegatte, bankanın bu noktada destek sağladığını belirterek, “Asıl önemli olan Türkiye’nin, özel sektöre, gidilecek yönün bu olduğu ve yatırımların bu yönde yapılacağı sinyalini vermesi. Yaptığımız analizlere göre Türkiye bunu yaparak sadece elektrik fiyatlarını düşürmekle kalmayacak, ki bu istihdam yaratma ve endüstriyel faaliyetler için gerçekten iyi bir şey, aynı zamanda fosil yakıt ithalatını da azaltacak ki bu da makroekonomik düzeyde bir fayda sağlar. Çünkü ithalatı azaltarak makroekonomik çerçevenizi istikrara kavuşturmuş oluyorsunuz.” değerlendirmesinde bulundu. Yeşil dönüşümün Türkiye’ye sağlayacağı katkıya ilişkin de Hallegatte, “Türkiye bu dönüşümde çok fazla ‘kazan-kazan’ durumuna sahip. Elbette bu yoğun çaba ve büyük yatırımlar gerektiriyor.” dedi.
Hallegatte, ekonomilerin yeşil dönüşümünde özel sektörün konumuna da dikkati çekerek, “Özellikle küçük işletmelere, bu dönüşümden ve yeni yeşil teknolojilerden yararlanmaları, pazarlara güçlü bir erişim sağlamaları için aktif olarak yardımcı oluyoruz. Tüketici pazarlarının düşük karbonlu yeşil ürünlere giderek daha fazla ilgi gösterdiğini biliyorsunuz. Türkiye, ucuz yenilenebilir kaynakları sayesinde bu talepten fayda sağlama ve gelecekte daha rekabetçi olma noktasında çok iyi bir konumda. Şu anda içinde bulunduğu dönüşüm sürecinde Türkiye için birçok fayda var.” diye konuştu.
Bankanın yalnızca finansman değil teknik destek de sağladığını aktaran Hallegatte, “Amacımız emisyonları azaltmakla kalmayıp aynı zamanda kalkınmayı hızlandırmak, yoksulluğu azaltmak ve ülkenin ihtiyaç duyduğu istihdamı yaratmak.” ifadesini kullandı. Hallegatte, Türkiye’nin iklim değişikliği etkilerine uyum sürecinde de aktif rol oynadıklarını belirterek, “Yüksek sıcaklıklar, sel ve kuraklık gibi olayların yönetilmesi gerekiyor. Tarım sektörünün bu değişimlere adapte olabilmesi büyük önem taşıyor, zira kırsal kesimde tarımla bağlantılı birçok iş var. Ayrıca inşaat sektörünün daha dayanıklı hale getirilmesi, deprem ve iklim risklerine karşı ekonominin daha dirençli olması için yapılacak çok şey var.” değerlendirmesinde bulundu.