İklim yıkımı, dünya genelinde artan sıcaklık, doğal felaketlerin çoğalması ve ekosistemlerin bozulması gibi faktörlerle tanımlanan bir çevresel kriz olarak ön plana çıkıyor. Çevre Etiği Forumu Başkanı Prof. Dr. İbrahim Özdemir, iklim yıkımının sosyal ve ekonomik sorunlara neden olduğunu belirterek, “Dünyada artan mülteci sayısına bir de bu açıdan bakılmalı. Temel ihtiyaçlarını karşılayamayan insanlar doğal olarak daha iyi bir yaşam için ülkelerini terk ediyor.” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. İbrahim Özdemir, iklim değişikliğinin temel nedenlerini şu şekilde açıkladı: “Sera gazlarının atmosferde birikmesi, gezegenimizin ısınmasına neden oluyor. Fosil yakıtların yanması, endüstriyel tesislerin sera gazları salınımı ve ormanların kesilmesi, bu gazların artmasına katkı sağlıyor. Bu durum, deniz seviyelerinin yükselmesi, sıcaklık artışı, aşırı hava olayları ve kuraklık gibi iklim değişikliklerine yol açıyor.”
İklim yıkımının bir diğer boyutu ise dünyadaki ekosistemlerin bozulması olarak öne çıkıyor. Prof. Dr. Özdemir, artan sıcaklıkların doğal yaşam alanlarını yok ettiğini ve birçok türün soyunun tükenmesine sebep olduğunu vurgulayarak, “Denizlerdeki asitlenme, mercan resiflerinin zarar görmesine ve deniz canlılarının yaşamını zorlaştırmasına neden oluyor. Ormanların yok olması ise karbon emme kapasitesini azaltarak sera gazlarının daha hızlı birikmesine yol açıyor.” dedi.
İklim yıkımının beraberinde getirdiği sosyal ve ekonomik sorunlara da değinen Prof. Dr. Özdemir, kuraklığın tarım alanlarını etkilediğini, gıda üretimini azaltarak gıda fiyatlarının yükselmesine ve açlığın artmasına neden olduğunu belirtti. Ayrıca, aşırı hava olaylarının milyonlarca insanın evini kaybetmesine ve ekonomik zarara yol açtığını ifade etti.
Prof. Dr. İbrahim Özdemir, umutsuzluğa kapılmak yerine iklim yıkımını önlemek ve hafifletmek için eyleme geçmenin önemine vurgu yaptı. Sera gazı emisyonlarını azaltmak, sürdürülebilir enerji kaynaklarına geçiş yapmak, yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmak, enerji verimliliğini artırmak ve sürdürülebilir ulaşım sistemlerini teşvik etmek gibi adımların atılması gerektiğini belirtti.
İklim değişikliği ile mücadelede uluslararası iş birliğinin hayati önem taşıdığını söyleyen Prof. Dr. Özdemir, “Hep birlikte çalışarak, gelecek nesiller için daha yaşanabilir bir gezegen bırakabiliriz.” dedi. Ayrıca, sınırsız büyümenin mümkün olmadığını vurgulayarak bilimin, dünyadaki her şeyin bir sınır ve miktarı olduğunu söyledi.
İklim değişikliğinin doğal afetlere etkisi üzerine de konuşan Prof. Dr. Özdemir, bu konuda alınacak tedbirlerin önemini vurgulayarak, “Günümüzün gelişmiş ülkeleri bu konularda ciddi tedbirler almakta ve iklim değişikliğinin yıkıcı sonuçlarının etkisini azaltmaya çalışmaktadır. İklim yıkımının en büyük kurbanları çocuklarımız ve torunlarımız olacak. Onların bizleri hayırla mı, yoksa lanetle mi anacakları bugün yapacaklarımıza bağlı görünüyor. İklim yıkımını önlemek için harekete geçmeliyiz. Karar verme merciinde olanlarla olumlu bir iletişime geçip demokratik haklarımızı ve gücümüzü kullanmalıyız.” şeklinde konuştu.