Bu duruşmaların sonuçları, gelecekteki iklim hukuk davaları üzerinde önemli bir etki yaratabilir.
Uluslararası Adalet Divanı, ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadeledeki yasal yükümlülüklerini belirlemeye yardımcı olabilecek bir dizi kamu duruşması düzenleyecek. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun geçen yıl Uluslararası Adalet Divanı’nda yer alan dava, “Devletlerin iklim değişikliği konusundaki yükümlülükleri” hakkında bağlayıcı olmayan bir bilgilendirme toplantısı talep ediyor. Bu davanın amacı, ülkelerin iklim değişikliği karşısında hangi yasal sorumluluklara sahip olduğunu açıklığa kavuşturmaktır.
Genel Sekreter António Guterres, ulusların “dünyamızın son derece ihtiyaç duyduğu daha cesur ve güçlü iklim eylemlerini gerçekleştirmeleri” umduğunu ifade etti.
Uluslararası Adalet Divanı, bu önemli davanın kamu duruşmalarına 2 Aralık’ta başlayacağını açıkladı. Mahkeme, Avrupa Birliği, Birleşik Krallık, ABD ve Brezilya’nın da aralarında bulunduğu 62 ülke ve kuruluşun yazılı görüşlerini aldığını duyurdu.
Bu önemli iklim davası ne hakkında?
Uluslararası Adalet Divanı’nda 15 hakiminin yer aldığı panel, iki ana soruyu yanıtlamaya çalışacak:
1. Ülkeler, insan kaynaklı sera gazı emisyonlarını azaltma ve iklim ile çevreyi koruma konusunda uluslararası hukuk çerçevesinde hangi yükümlülüklere sahiptir?
2. Hükümetlerin iklim ve çevreye zarar veren eylemleri, ihmalleri için yasal sonuçlar nasıl olacak?
İkinci soru, özellikle iklim değişikliğinden en çok etkilenen gelişmekte olan ülkeleri ve iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinden etkilenen mevcut ve gelecekteki nesilleri hedef alıyor.
Kamu duruşmalarına kaç ülkenin ve kuruluşun katılacağı veya duruşmaların ne kadar süreceği henüz netleşmiş değil. Duruşmalar tamamlandıktan sonra hakimler, tüm yasal argümanları değerlendirecek ve bu sürecin birkaç ay sürebileceği öngörülüyor. Görüşlerin 2025’te açıklanması bekleniyor.
BM Mahkemesi neden bu konuda karar verilmesini istiyor?
Mayıs ayında, bir BM deniz hukuku mahkemesi karbon emisyonlarının deniz kirliliği olarak kabul edileceğine ve ülkelerin bu olumsuz etkileri hafifletmek ve uyum sağlamak için adımlar atması gerektiğine karar verdi.
Uluslararası Deniz Hukuku Mahkemesi’nin (ITLOS) yanıtı, uluslararası bir mahkeme tarafından yayınlanan ilk belge olma özelliğini taşıyor. Bu yanıt, Antigua ve Barbuda ile Tuvalu’nin öncülüğündeki Karayip ve Pasifik adalarından oluşan dokuz ülkenin yer aldığı İklim Değişikliği ve Uluslararası Hukuk Küçük Ada Devletleri Komisyonu (Cosis) tarafından talep edildi. Danışma kurulu, sera gazlarının deniz kirliliği olarak değerlendirildiğini ve ülkelerin okyanusları koruma sorumluluğuna sahip olduğunu belirtiyor.
Diğer önemli belgeler ve etkileri
Uluslararası Adalet Divanı’ndan beklenen bu belge, dünya çapında en yüksek yargı organlarından biri olan bu mahkemenin sunduğu üç temel belgeden biridir. Bu belgeler, Uluslararası Adalet Divanı’nın uluslararası hukuk konusundaki görüş ve kararlarını yansıtmakta kritik bir öneme sahiptir. Diğer belgeler ise, uluslararası deniz hukuku davası çerçevesinde alınan görüşler, Amerika Kıtası İnsan Hakları Mahkemesi’nden beklenen raporlar ve ITLOS’tan (Uluslararası Deniz Hukuku Mahkemesi) alınan güncel belgelerdir.
Her ne kadar bağlayıcı olmasa da, bu belgeler son derece etkili olabilir ve gelecekteki iklim hukuk davaları için bir çerçeve oluşturması bekleniyor. Dünyanın dört bir yanındaki mahkemeler, hükümetleri sera gazı emisyonlarını azaltma konusunda daha fazla adım atmaya çağırıyor.
Örneğin, Avrupa’nın en yüksek insan hakları mahkemesi, ülkelerin halklarını iklim değişikliğinin etkilerinden daha iyi koruması gerektiğine dair bir karar verdi. Bu karar, kıtanın genelinde etkili olabilir. Ayrıca, Hollanda’daki yerel mahkemeler, iklim değişikliğinin potansiyel olarak yıkıcı etkilerinden korunmanın bir insan hakkı olduğunu ve hükümetlerin vatandaşlarını koruma yükümlülüğü bulunduğunu belirtti. Bu karar, 2019’da Hollanda Yüksek Mahkemesi tarafından da onaylandı.
ITLOS kararı, Avrupa’nın en yüksek insan hakları mahkemesi tarafından ülkelerin halklarını iklim değişikliğinin sonuçlarından daha etkili bir şekilde korumaları gerektiği vurgulandıktan sadece bir ay sonra açıklandı. Bu dönüm noktası niteliğindeki karar, kıta genelinde geniş yankılar uyandırabilir ve ülkelerin iklim politikalarını yeniden gözden geçirmelerine neden olabilir.
Uluslararası Adalet Divanı, Hollanda yerel mahkemelerinin iklim değişikliğinin potansiyel yıkıcı etkilerinden korunmanın bir insan hakkı olduğuna ve hükümetin vatandaşlarını korumakla yükümlü olduğuna hükmetti. Karar 2019 yılında Hollanda Yüksek Mahkemesi tarafından onanmıştır.