Perşembe, Aralık 26, 2024

Katalitik Sermaye, ASEAN’ın Yeşil Geçişinin Anahtarını Elinde Tutuyor

ASEAN ülkeleri neden blok olmak zorunda kaldı? Cevap gayet basit aslında, hepsi kendi tarih yolculuğunda Batı tarafından defalarca işgale uğrayıp, sömürüldü. Tek başlarına çaresiz olan bu ülkeler, blok halinde ise çaresizliği en azından sindirebiliyorlar. İklim değişikliğiyle ilgili gezegenin ısınma hızını şöyle bir hesapladığımızda 2050 yılına kadar yine Batı mağduru olacaklar ancak bu sefer savaş ya da işgal yüzünden değil, Batı’nın sebep olduğu emisyonlar bu süreci ateşlemeye muktedir bir görünüm sergiliyor.

Geçtiğimiz birkaç yıl, gelişmekte olan ekonomilerde temiz enerji altyapısını geliştirmek için gereken büyük yatırımların altını çizdi. İklim finansmanı açığını kapatmak ve ASEAN ülkelerinin net sıfır emisyona ulaşmasına yardımcı olmak için hayırsever fonlar, hükümetler ve finans kurumları iş birlikçi bir yatırım stratejisi benimsemeli. Aksi halde durumlar vahim.

Dubai’deki 2023 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP28), fosil yakıtlardan uzaklaşmak ve dünyanın yenilenebilir enerji kapasitesini 3 katına çıkarmak için dönüm noktası niteliğinde bir anlaşmayla sona erdi. Bu doğru yönde atılmış bir adım olsa da gelişmekte olan ekonomilerin adil bir temiz enerji geçişi sağlamak için gerekli kaynaklara sahip olmasını nasıl sağlayabiliriz? İşte bunu tüm objektifliğimizle anlamamız gerekiyor.

En savunmasızlar arasında yer alan ASEAN ülkeleri her yıl 210 milyar doları nasıl bulacak?

Bu köşeyi en başından beri takip edenler hatırlayacaktı. İklim değişikliği konusunda dünyanın her bir noktasından makaleler paylaşacağımızı söylemiştik. Bu bakış açısının altını doldurmak adına ilk adımı atıyoruz ve sizleri sınırlarımızın hayli bir uzağına götürüyoruz. Durağımız Güneydoğu Asya ülkeleri. Namı diğer ASEAN ülkeleri…

Kim bu ASEAN ülkeleri? Kurucularına bakacak olursak; Endonezya, Malezya, Tayland, Filipinler ve Singapur var. Ayrıca Brunei, Vietnam, Laos, Kamboçya ve Myanmar olmak üzere tam 10 üyeye sahip bir bloktan söz ediyoruz. Papua Yeni Gine ve Doğu Timor da örgüte tam üyelik sürecinde yer alan ülkeler arasında. Peki neden blok olmak zorunda hissettiler kendilerini? Cevap gayet basit aslında, hepsi kendi tarih yolculuğunda Batı tarafından defalarca işgale uğramış veyahut da sömürülmüş ülkeler arasında yer alıyor. Tek başlarına çaresizler. Bir arada ise çaresizliği en azından sindirebiliyorlar.

Savunmasız kıyıları bu coğrafyayı tarumar edebilir

İklim değişikliğiyle ilgili gezegenin ısınma hızını şöyle bir hesapladığımızda ASEAN bloku 2050 yılına kadar yine Batı mağduru olacak ancak bu sefer savaş ya da işgal yüzünden değil, Batı’nın sebep olduğu emisyonlar bu süreci ateşlemeye muktedir bir görünüm sergiliyor. Bunun farkında mı ASEAN oluşumu? Elbette farkında, artık bilgi çağında yaşadığımıza göre hiçbir sır gizli kalamıyor. Ne talep ediyor peki çaresizliği katlanılabilir seviyeye çeken bu blok? Elbette adil yeşil geçiş için gerekli kaynaklara sahip olmak. Çünkü dünyanın en savunmasız kıyıları maalesef ki bu coğrafyada yer alıyor. Saf kötülüğün bir türlü yıkamadığı bu coğrafyayı savunmasız kıyıları tarumar edebilir anlayacağınız. Meselemizin kısa zamanlı geçmişine bakarak, dip okuması yapmaya devam edelim.

Finansman ihtiyaçlarını görmezden gelmek maalesef cinayetle eş değer

2021’de Glasgow’daki COP26’da, on ASEAN ülkesinden sekizi (Brunei, Kamboçya, Laos, Malezya, Myanmar, Singapur, Tayland ve Vietnam) güncellenmiş emisyon azaltma planlarını açıkladı, 2030 için iddialı karbonsuzlaştırma hedefleri belirledi ve 2050 yılına kadar, başlangıçta planladıklarından on yıl önce net sıfır emisyona ulaşma sözü verdi. Ancak son iki yıl, bu gelişmekte olan ekonomilerde yeşil altyapı inşa etmek için gereken büyük yatırımları vurguladı. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı, blokun üye devletlerinin iklim hedeflerine ulaşmak için 2050 yılına kadar yıllık ortalama 210 milyar dolarlık bir yatırıma ihtiyaç duyacağını tahmin ediyor. Farklı bir ifadeyle bu ülkelerin finansman ihtiyacını görmezden gelmek (kaldı ki aldıkları kredileri muhtemelen binlerce yıl sonra ancak ödeyebilirler) cinayetle eş değer bir suç zincirinin içinde olma anlamı taşıyor.

Her yıl 9 milyar dolarlık imtiyazlı finansmanı verin bari

Artık hiçbir ülkenin veya blokun tek başına net sıfır emisyona ulaşamayacağı ve adil bir enerji geçişinin sağlam kamu-özel ortaklıkları gerektireceği çok açık. Uluslararası Finans Kurumu ve Uluslararası Enerji Ajansı’nın 2023 raporuna göre, Güneydoğu Asya ülkelerinin ekonomilerini karbondan arındırmak için gerekli özel sermayeyi harekete geçirmek için 2031-35’e kadar yılda 9 milyar dolarlık imtiyazlı finansmana ihtiyacı var.

Güneydoğu Asya, çok sayıda ada topluluğu ve geniş kıyı alanlarıyla dünyanın iklime karşı en savunmasız bölgeleri arasında yer alıyor. Karbondioksit emisyonları 1990 ve 2020 yılları arasında iki katına çıkarak hızlı ekonomik büyümeyi yansıttı ve enerji talebinin 2050 yılına kadar 3 katına çıkması bekleniyor. Bu da yenilikçi ve uygun maliyetli teknolojik çözümlere duyulan ihtiyacın altını çizen önemli bir detay aslında.

Aşırı hava olaylarının hızı hiç olmadığı kadar yüksek

Aynı zamanda, aşırı hava olaylarının artan sıklığı, azalan tarımsal verim, kötüleşen sağlık koşulları ve azalan turizm, iklim değişikliğinin Güneydoğu Asya ekonomileri üzerindeki yıkıcı etkisinin altını çiziyor. Asya Kalkınma Bankası, küresel ısınmanın yüzyılın sonuna kadar bölgenin GSYİH’sini yüzde 11 aşındırabileceğini tahmin ederken, Swiss Re, GSYİH kayıplarının yüzde 37’ye kadar çıkabileceğini tahmin ediyor. Bu korkunç sayılabilecek ekonomik kayıp anlamına geliyor.

İklim eylemine duyulan acil ihtiyacın farkında olan birkaç Güneydoğu Asya ülkesi, yakın zamanda uluslararası kuruluşlar ve yatırımcılarla bir dizi iklim ortaklığı duyurdu. Örneğin, COP28 sırasında, Endonezya’nın devlete ait elektrik şirketi Perusahaan Listrik Negara (PLN), yenilenebilir enerjinin ülkenin elektrik şebekesine entegrasyonunu hızlandırmak, kömürle çalışan elektrik santrallerini kapatmak ve işçi eğitim programları geliştirmek için 14 stratejik anlaşma imzaladı.

İklim değişikliğine karşı savunmasızlığının son derece farkında olan Vietnam, adil iklim çözümlerini teşvik etmek için adımlar attı. Mayıs 2023’te ülke, rüzgar ve gaz kapasitesini artırmayı ve kömüre olan bağımlılığı azaltmayı amaçlayan yeni enerji geliştirme planı “PDP8″i onayladı. Ayrıca Endonezya, Malezya ve birkaç Batılı ülkenin bilgi paylaştığı, yeni politikalar geliştirdiği ve kömürden uzaklaşmasını kolaylaştırmak için kamu ve özel finansmanın kilidini açtığı “Kömür Geçiş Hızlandırıcısı”na katıldı.

Adil yeşil geçin anahtarı teklikten değil koordineli birlikten geçiyor 

Güneydoğu Asya hükümetleri kendi başlarına çok sayıda temiz enerji girişimini onaylamış olsa da koordineli bir yaklaşım, ekonomik büyümeyi teşvik eden adil bir enerji geçişini sağlamanın anahtarıdır. ASEAN ülkeleri, kamu ve özel sektör arasındaki iş birliğini teşvik ederek, algılanan riskleri azaltmak ve sermaye yoğun projeleri uygulanabilir, yatırım yapılabilir girişimlere dönüştürmek için gerekli sermaye ve uzmanlığa erişim sağlayabilir. Ancak Güneydoğu Asya’nın yenilenebilir enerjiye geçişi, uyumlu bir küresel çaba gerektiriyor. 2050 yılına kadar, nispeten enerji fakiri gelişmekte olan ekonomilerin küresel emisyonların yüzde 75’ini oluşturması bekleniyor. Dünyanın iklim hedeflerine ulaşmak için uluslararası toplum bu ülkelerin karbondan arındırma çabalarını desteklemelidir.

Tarihsel olarak, büyük şirketler ve devlete ait işletmeler, Güneydoğu Asya’daki iklim finansmanından aslan payını aldı. Ancak temiz enerji geçişi, ASEAN ülkelerinin sermaye akışlarını küçük ve orta ölçekli işletmelere yönlendirmesine, böylece bölgenin gelişen başlangıç ekosistemini desteklemesine, yeşil işler yaratmasına ve sürdürülebilir refahı teşvik etmesine olanak tanıyor.

İmtiyazlı sermayenin sınırlı bir kaynak olduğu göz önüne alındığında, özellikle enerji geçiş projelerinin finansmanı söz konusu olduğunda, erken aşamadaki sermayeyi harekete geçirebilecek uygun finansman yapılarının oluşturulması oldukça önemli. Neyse ki bu kıtlık, hayırsever sermayeden yararlanarak özel sektör katılımını harekete geçirmek için eşsiz bir fırsat sunuyor. Hayırseverlik ve yatırım arasındaki boşluğu kapatmak, ticari uygulanabilirliğin zirvesinde olan yeni teknolojilerin ve iş modellerinin geliştirilmesini teşvik etmeye yardımcı olabilir.

İyi niyetle kurulmuş karma sermayeler katalitik etki yapabilir

Özel sermayeyi harekete geçirme yeteneğine sahip hayırsever yatırımcılar, Güneydoğu Asya’nın enerji geçişini ilerletmede kayda değer bir role sahip. Karma finans yoluyla, gelişmekte olan teknolojilerin, işletmelerin ve projelerin uygulanabilirliğini göstermeye yardımcı olabilirler. Elbette, bu yaklaşım hayırseverliğin geleneksel kapsamının ötesine geçiyor. Ancak, kalkınma finansmanını çeken işlemleri onaylayarak ve yapılandırarak, hayırsever fonlar özel finansal akışları katalize edebilir.

Güneydoğu Asya Temiz Enerji Fonu II (SEACEF II) bunun en iyi örneğidir. Aralık ayında, ‘İnsanlar ve Gezegen İçin Küresel Enerji İttifakı’ SEACEF II’ye 10 milyon dolar yatırım yaparak küçük bir hisse senedi pozisyonu aldı ve ilk kayıpları karşılamayı kabul etti. 127 milyon dolarlık taahhütle, Güneydoğu Asya’daki temiz enerji girişimlerine erken aşamada, yüksek riskli sermaye sağlamaya adanmış ilk karma yatırım fonu olarak dikkat çekiyor. Yenilikçi yaklaşımı, kapsayıcı bir net sıfır geçişi ilerletmede katalizör, risk toleranslı finansmanın potansiyel rolünü vurguluyor.

İklim finansmanı açığını kapatmak, net sıfır emisyona ulaşmak ve küresel ısınmayı sanayi öncesi seviyelerin 1,5 ° C üzerinde sınırlamak çağımızın en kritik mücadelesinin özetini oluşturuyor aslında. Yakın tarihli bir McKinsey raporu, gelişmekte olan ülkelerin iklim hedeflerine ulaşmak için 2030 yılına kadar yılda yaklaşık 2 trilyon dolar yatırım yapması gerektiğini tahmin ediyor. Hayırsever fonlar, hükümetler, finans kurumları ve özel yatırımcılar, radikal bir şekilde iş birlikçi bir yatırım yaklaşımı benimseyerek, Güneydoğu Asya’da ve tüm dünyada temiz enerjiye adil ve ekonomik olarak uygulanabilir bir geçişi teşvik edebilir. Aksi halde bir yaklaşım ise tasarlanmış bin cinayetin failleri arasında yer almakla eş değer olacaktır.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Daha fazlası...