Cuma, Ocak 24, 2025

Küresel Isınmanın Gizli Suçluları

Karbondioksit (CO2), iklim değişikliğiyle mücadelede en çok gündeme gelen gaz olsa da, “süper kirleticiler” olarak adlandırılan diğer sera gazları ve aerosoller de büyük bir tehdit oluşturuyor. Metan, hidroflorokarbonlar ve siyah karbon gibi kirleticiler, küresel ısınmanın %45’inden sorumlu tutuluyor. Bu gazlar aynı zamanda her yıl milyonlarca erken ölümün de nedeni olarak gösteriliyor.

Araştırmalar, süper kirleticilerin azaltılmasının, yalnızca karbonsuzlaştırma politikalarından dört kat daha fazla ısınmayı önleyebileceğini gösteriyor. Ayrıca, bu sayede hava kirliliği kaynaklı 2,4 milyon erken ölümün de önüne geçmek de mümkün. Ancak, bu kirleticilerin emisyonları hızla artmaya devam ediyor. Gelin şunlara yakından bakalım…

Sessiz Tehdit Metan, CO2’den sonra iklim değişikliğine en büyük katkıyı sağlayan gaz olarak biliniyor. Atmosferdeki ilk 20 yılında CO2’den 80 kat daha fazla ısıtma etkisine sahip olan metan, tarım, fosil yakıt sektörü ve atıklardan kaynaklanıyor. Küresel insan kaynaklı metan emisyonlarının %40’ı tarımdan, %35’i fosil yakıt sektöründen ve %20’si atıklardan geliyor. 2023 verilerine göre, atmosferdeki metan seviyeleri sanayi öncesi döneme göre %265 arttı. Metan, aynı zamanda halk sağlığına da dolaylı olarak zarar veriyor. Troposferik ozon oluşumuna katkıda bulunarak solunum yolu hastalıklarına neden olurken, tarımsal verimi düşürerek gıda güvensizliğini de artırıyor. Yapılan araştırmalara göre, metan emisyonlarının tarımsal ürün kayıplarına neden olduğu ve özellikle düşük ve orta gelirli ülkelerde beslenme yetersizliği kaynaklı sağlık sorunlarını artırdığı belirtiliyor.

Görünmez Katil Troposferik Ozon, metanın atmosferde oluşturduğu bir yan ürün olarak ortaya çıkıyor. Ömrü sadece birkaç hafta olmasına rağmen, insan sağlığı üzerinde ciddi etkiler yaratıyor. Her yıl 600 binden fazla solunum yolu hastalığına bağlı ölüm ve benzer sayıda kardiyovasküler ölümle ilişkilendiriliyor. Bu gaz doğrudan bir kaynağa sahip olmasa da, metan, uçucu organik bileşikler (VOC) ve karbon monoksit gibi gazların güneş ışığıyla azot oksitlerle reaksiyona girmesi sonucu oluşuyor. Konsantrasyonu arttıkça bronşit, astım ve akciğer hasarı gibi hastalıkları tetikliyor. Özellikle çocuklar, yaşlılar ve akciğer rahatsızlığı olan bireyler için büyük risk oluşturuyor. Ayrıca, troposferik ozon bitkiler üzerinde de ciddi bir tehdit oluşturuyor. Tarımsal ürünlerin verimini düşürerek gıda güvenliğini tehdit eden ozon, küresel ölçekte tarımsal kayıplara yol açıyor.

Sessiz Tehdit Siyah Karbon, odun, biyoyakıt ve fosil yakıtların eksik yanması sonucu oluşuyor. Yüksek ısıtma potansiyeline sahip bu kirletici, atmosferde uzun süre kalmasa da, güneş ışığını emerek Dünya’nın ısınmasını hızlandırıyor. Kar ve buz üzerine yerleştiğinde yansıtmayı azaltarak erime oranlarını artırıyor ve kutup bölgelerinde buzulların daha hızlı erimesine sebep oluyor. İnsan sağlığı açısından bakıldığında, siyah karbon ince partikül madde (PM2.5) kirliliğinin önemli bir bileşeni olarak öne çıkıyor. Bu tür kirlilik, kalp hastalıkları, felç, bronşit ve akciğer kanseri gibi hastalıklarla ilişkilendiriliyor. Dünya genelinde her yıl 4 ila 8 milyon ölüm, PM2.5’e uzun süreli maruziyetle bağlantılı olarak gerçekleşiyor. Hamilelik döneminde siyah karbon maruziyetinin ise düşük doğum ağırlığı gibi riskleri artırdığı belirlenmiş durumda. Ayrıca, araştırmalar siyah karbonun yüksek tansiyon ve solunum yolu hastalıklarıyla doğrudan bağlantılı olduğunu gösteriyor.

Küresel Isınma
Küresel Isınma

Çözüm Önerileri

Süper kirleticilerle mücadele konusunda uluslararası alanda bazı önemli girişimler mevcut. 2021’de Glasgow’da düzenlenen COP26 kapsamında başlatılan Küresel Metan Taahhüdü, 158 ülke ve Avrupa Birliği tarafından destekleniyor. Bu taahhüt, 2030 yılına kadar küresel insan kaynaklı metan emisyonlarını 2020 seviyelerinin en az %30 altına düşürmeyi amaçlıyor. Ancak, mevcut veriler metan emisyonlarının azalmak yerine artmaya devam ettiğini gösteriyor. İklim ve Temiz Hava Koalisyonu ile Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın 2022 analizlerine göre, metan emisyonlarının 2030 yılına kadar 2020 seviyelerinin %5-13 üzerinde artma yolunda olduğu belirtiliyor. Öte yandan, hidroflorokarbonların (HFC) kullanımını azaltmaya yönelik Kigali Değişikliği gibi uluslararası anlaşmalar da süper kirleticilerle mücadelede önemli bir rol oynuyor. Bu tür anlaşmaların tam olarak uygulanması, halk sağlığı üzerinde doğrudan ve çarpıcı etkiler yaratabilir.

Süper kirleticilerin emisyonlarını hızla azaltmak, hem iklim hedeflerine ulaşmak hem de insan sağlığını korumak için büyük önem taşıyor. Kısa ömürlü iklim kirleticileri olarak adlandırılan bu gazların azaltılması, küresel sıcaklık artışını kontrol altına almanın yanı sıra, milyonlarca insanın daha temiz hava solumasını sağlayarak halk sağlığını iyileştirebilir. Hızlı ve etkili bir şekilde bu kirleticilerin kontrol altına alınması, iklim krizini yönetmenin yanı sıra, gıda güvenliğinden insan sağlığına kadar birçok alanda olumlu sonuçlar doğuracaktır. Bu nedenle, süper kirleticilere karşı alınacak önlemler, gezegenin geleceği için kritik bir kazan-kazan stratejisi olarak değerlendirilmelidir.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Daha fazlası...