Çevre duyarlılığı olan herkes mikroplastiklerin zararlarından haberdar. Ve, evet, onlar her yerdeler! Peki ya çiğnediğimiz sakızlarda da plastik var mı?
Çoğumuz, mikroplastiklerin günlük hayatımızın her alanına nasıl nüfuz ettiğini duymaya alışkınız. İçtiğimiz sudan giydiğimiz elbiselere kadar, mikroplastikler ve plastikler her yerde gibi görünüyor. Ancak hemen hiçbirimiz o çok sevdiğimiz sakızın içinde plastik olup olmadığından bihaberiz…
Maalesef birçok sakız markası, “sakız baz” adı verilen ve polietilen ve polivinil asetat gibi sentetik materyaller içerebilen bileşenlerden oluşuyor. İngiltere’de duyarlı bir grup insan bu konuda bir kampanya yürütmeye başlamışlar. Kampanya yürütücüleri, tüketicilerin tükettikleri sakız ürünleri hakkında tam olarak bilgilendirilmeleri gerektiğini ve plastik içermeyen alternatiflere sahip olma haklarına sahip olduklarını savunuyorlar.
City to Sea
Evet, İngiliz City to Sea adlı hayır kurumu, plastik içermeyen sakız üreten Nuud şirketiyle birlikte yeni bir kampanya başlattı. Bu kampanya, Birleşik Krallık hükümetinden plastik sakızı yasaklamasını talep ediyor. Hayır kurumuna göre, Birleşik Krallık her yıl yaklaşık dört milyar parça plastik sakız tüketiyor, bu da dört milyar plastik pipete denk geliyor. Ve her gün, Birleşik Krallık 12 ton sakız çiğniyor ve atıyor, bu da bir otobüsün ağırlığına eşdeğer.

Nuud’dan Keir Carnie, bir röportajda her bir sakız parçasının içinde “tek kullanımlık bir pipet kadar plastik gizli” olduğunu söylüyor. Carnie, sakız bazındaki aynı kimyasal bileşenlerin şampuan şişelerinde, alışveriş poşetlerinde ve tutkallarda da bulunduğunu belirtiyor. “Ortalama bir sakız çiğneyicisi, farkında olmadan büyük bir plastik top çiğniyor. Mikroplastikler, insanlığın en kötü hastalıklarıyla da ilişkilendirilmiştir ve plastik sakızlar sokaklarımızın kaldırım taşlarına yapışmış halde bulunabilir ve nihayetinde çöp sahalarına gidecek ya da sokaklardan basınçla yıkandıktan sonra daha küçük parçalara ayrılacak, sonunda bir kanalizasyona düşüp su sistemlerine geri girecek.”
Plastik Bir Pipeti Isırmak
City to Sea CEO’su Jane Martin ise, her çiğnemenin plastik bir pipeti ısırmak gibi olduğunu söylüyor. “Bu mikroplastiklere dönüşür ve solunur, yenir ve vücuda emilir. Bilimsel kanıtlar bunu obezite, doğurganlık sorunları ve kanserle ilişkilendiriyor,” diye ekliyor Martin. “Birleşik Krallık, insanların ve gezegenin sağlığı için plastik sakıza ve kirliliğe karşı nihai duruşu almalı.”
A Plastic Planet ve Plastic Health Council’un kurucu ortağı Sian Sutherland de, eğer tüketiciler çoğu sakızda bulunan binlerce kimyasal hakkında daha fazla bilgi sahibi olsalardı, asla dudaklarına değdirmemeleri gerektiğini söylüyor. Sutherland, tüketicilerin “öfke duymaları gerektiğini” ve plastik içeren sakızların sıklıkla çocuklara yönelik pazarlama yapıldığını, oysa alternatiflerin mevcut olduğunu belirtiyor.
Umarız bu duyarlılık Birleşik Krallık’la sınırlı kalmaz. Ve unutmayın, çiğnediğimiz ve attığımız her bir sakızla plastik kirliliğinin yayılmasına katkıda bulunuyoruz!