Avrupa Birliği’nin (AB) 2021 yılında duyurduğu Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM), küresel ticarette yeni bir dönemin kapısını araladı. Karbon emisyonlarını azaltmayı hedefleyen bu mekanizma, AB sınırlarına giren yüksek karbon yoğunluğuna sahip ürünler için ek maliyetler getiriyor. Bu uygulama, özellikle Türkiye gibi AB ile sıkı ticari ilişkileri olan ülkeler üzerinde doğrudan etkili olacak.
Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması Nedir?
Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması, 2026 yılı itibarıyla tam anlamıyla yürürlüğe girecek ve AB’ye ihraç edilen demir-çelik, çimento, alüminyum, gübre ve elektrik gibi yüksek karbon salımı yapan ürünlerin karbon ayak izi üzerinden bir maliyetlendirme yapacak. AB bu mekanizma ile yerel üreticilerin karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik çabalarını koruma altına alırken, karbon emisyonlarını önlemeyi hedefliyor.
Bu Durum Türkiye’yi Nasıl Etkileyecek?
Türkiye, Avrupa Birliği’nin en büyük ticaret ortaklarından biri. 2022 verilerine göre, Türkiye’nin ihracatının yaklaşık %40’ı AB ülkelerine yapılıyor. İhracatın önemli bir kısmını Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması kapsamında yer alan sektörler oluşturuyor. Özellikle demir-çelik ve alüminyum gibi enerji yoğun sektörler, Türkiye’nin AB’ye ihracatında büyük paya sahip. Bu bağlamda, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın uygulamaya girmesiyle Türkiye’nin bu sektörlerdeki ihracatçıları yeni maliyetlerle karşı karşıya kalacak.
Türk sanayisinin karbon emisyonlarına yönelik daha katı standartlarla karşılaşması, karbon ayak izini azaltmak amacıyla yatırımlarını artmasını gerektirecek. AB’ye ihracat yapan Türk firmalarının rekabetçi kalabilmesi için üretim süreçlerinde yeşil dönüşüm gerçekleştirmeleri zorunlu hale geliyor.
Türkiye’de ilgili bakanlıklar, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın etkilerine hazırlık kapsamında çeşitli çalışmalar başlattı. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Türk sanayisinin bu dönüşümü sağlaması için destek paketleri ve teşvikler üzerinde çalıştığını belirtti. Ayrıca, Türk sanayisinin düşük karbonlu üretim süreçlerine geçişini hızlandırmak amacıyla uluslararası fonlar ve iş birlikleri araştırılıyor.
Öte yandan, Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nı 2021 yılında onaylaması ve 2053 yılına kadar net sıfır karbon hedefi belirlemesi, bu dönüşümün önünü açan bir diğer önemli gelişme oldu. Bu hedefe ulaşmak için Türkiye’nin enerji verimliliği yatırımlarını artırması ve yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişini hızlandırması gerekiyor.
İhracatçılar İçin Zorluklar ve Fırsatlar
Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nı gnetirdiği maliyetler, Türk ihracatçılar için başlangıçta bir zorluk gibi görünse de, bu aynı zamanda büyük bir fırsat yaratıyor. Avrupa pazarında karbon ayak izini azaltan ürünlere olan talep artıyor ve Türkiye, yeşil üretime geçişte öncü ülkeler arasında yer alarak Avrupa pazarında daha güçlü bir konum elde edebilir.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) yetkilileri, Türk firmalarının yeşil dönüşüm konusunda adımlar attığını ve bu sürecin hızlandırılması gerektiğini vurguluyor. Ayrıca, ihracatçılar Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması uyumlu üretim süreçlerine yatırım yaparak uzun vadede rekabet avantajı elde edeceklerinin farkında. Bu dönüşümün gerçekleşmesi için hem kamu hem de özel sektör iş birliği kritik bir rol oynayacak.
Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması, Türkiye gibi AB ile yoğun ticaret yapan ülkeler için önemli bir dönüm noktası. Kısa vadede yeni maliyetler ve düzenlemelerle karşı karşıya kalacak olan Türk sanayisi, uzun vadede yeşil dönüşümün getirdiği fırsatları değerlendirme potansiyeline sahip. AB’nin iklim hedeflerine uyum sağlamak, Türkiye’nin hem çevresel sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmasını kolaylaştıracak hem de küresel rekabette elini güçlendirecek.