İstanbul Bilgi Üniversitesi tarafından düzenlenen ‘2024 Türkiye Ekonomisine Bakış ve 2025 Beklentileri’ paneli, dünyanın en kritik ekonomik meselelerine ışık tutarken Türkiye’nin ekonomik yapısal dönüşümü için atılacak adımların önemine dikkat çekti. Ekonomi uzmanları, geleceğin belirsizliklerini aşmak için politika değişikliklerinin kaçınılmaz olduğunu vurguladı.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu
İstanbul Bilgi Üniversitesi Ekonomi Bölümü, Finansal Ekonomi Yüksek Lisans Programı ve Finansal Uygulama ve Araştırma Merkezi (CEFİS) tarafından düzenlenen “2024 Türkiye Ekonomisine Bakış ve 2025 Beklentileri” panelinde küresel ve yerel ekonomi gündemine dair kritik analizler paylaşıldı.
Panelde İstanbul Bilgi Üniversitesi Ekonomi Bölümü öğretim üyeleri Prof. Dr. Asaf Savaş Akat, Prof. Dr. M. Ege Yazgan ve Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, özellikle küresel enflasyon, enerji fiyatlarındaki dalgalanmalar, tedarik zinciri sorunları ve Türkiye ekonomisinin yapısal dönüşüm gereksinimlerini ele aldı. Çok sayıda akademisyen, öğrenci ve sektör temsilcisinin katıldığı etkinlikte, 2025 yılına dair öngörüler de paylaşıldı.
Panelin açılışında konuşan Prof. Dr. Serda Selin Öztürk, küresel ekonomik dalgalanmaların etkisine dikkat çekerek, şu ifadeleri kullandı: “Son yıllarda jeopolitik gerilimler ve pandemi sonrası dönemin etkileri, Türkiye’nin hem kırılganlıklarını hem de esnekliklerini ortaya koydu. Para politikasındaki yeni yaklaşımlar, mali disiplin hedefleri ve finansal piyasalardaki reform çabaları, ekonomimizin istikrarını güçlendirmek adına önemli adımları işaret ediyor. Ancak enflasyon, döviz kuru oynaklığı ve cari açık gibi sorunlar hala üzerinde çalışılması gereken başlıca meseleler.”
Prof. Dr. Asaf Savaş Akat, Türkiye ekonomisinin 2024 yılına dair değerlendirmelerini ve 2025 yılına yönelik öngörülerini paylaşırken, küresel ekonomik sorunları da gündeme getirdi. Akat, dünyadaki en önemli iki sorunun Trump ve Çin sorunları olduğunu vurguladı: “Trump’ın etkisiyle, özellikle korumacılık politikalarıyla küreselleşmenin yerini bölgeselleşme alacak. Çin sorunu ise geçici bir mesele değil; Çin’in teknolojik üstünlüğü ve küresel ticaretteki rolü, ABD ile arasındaki gerilimi daha da derinleştiriyor” dedi.
Akat, önümüzdeki döneme dair kısa vadeli büyük şokların beklenmediğini belirtirken, “Ancak geçiş dönemleri her zaman zorludur. Türkiye için de 2025’te büyüme daha düşük kalabilir. Yakın gelecekte Türkiye’yi büyüyemeyen ancak büyük çalkantıları da olmayan bir ülke olarak görüyorum” dedi.
Enflasyonun 35 civarına düşebileceğini öngören Akat, Türk lirasının hala değer kaybetmeye devam edeceğini ve döviz kurunun 45-50 TL arasında hareket edeceğini belirtti. Akat, “Türkiye’de 50 yıllık çok özel bir deneyimimiz var. Biz çok yüksek enflasyonu yüksek enflasyona çok kolay düşürürüz. Ama sonra sorun başlar, enflasyonu 30’un altına düşüremeyeceğimizi düşünüyorum.” dedi.
Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu ise özellikle küresel çapta Çin ve ABD arasındaki ekonomik rekabete ve Çin’deki deflasyonist eğilimlere odaklandı. Aslanoğlu, Çin’in dijital para ve teknoloji alanlarındaki hamlelerinin ABD tarafından yakından izlendiğine dikkat çekerek şu değerlendirmeyi yaptı: “ABD, doların küresel gücünü korumaya çalışırken, Çin dijital yuanı yaygınlaştırma stratejisi izliyor.
Ancak Çin’deki deflasyon, özellikle ihracata dayalı büyüme modelinde sorunlara işaret ediyor. Bu durum, önümüzdeki yıllarda ekonomik güç dengelerinde önemli etkiler yaratacak. Korumacı politikaların artmasıyla dünya ekonomisindeki büyüme oranının normalin altına ineceğini öngörüyorum.”
Aslanoğlu, Türkiye özelinde ise şu yorumu yaptı: “Bizde görebildiğim şu, bizim ekonomi politikalarının kurgusunda bir değişikliğe ihtiyacımız olacak. Bu değişim hem ekonomik büyümenin sürdürülebilirliğini sağlamak hem de dışsal şoklara karşı direnç geliştirmek adına kritik öneme sahip. Ayrıca, carry trade stratejilerinin Türkiye gibi gelişen piyasalardaki etkisini de göz önünde bulundurmalıyız.”
Prof. Dr. M. Ege Yazgan, Çin teknolojisinin birçok alanda Amerikan teknolojisinden daha üstün olduğunu belirterek, “Son derece ucuz ve sağlam bir şekilde geliştirilmiş WeChat gibi teknolojiler Çin’in teknolojik üstünlüğünü ortaya koyuyor. ABD’nin bu alanda Çin ile mücadele etmek istemesi çok anlaşılır bir şey; bu alandaki üstünlüğünü kaybetmek istemiyor. Trump Çin’e karşı ticaret savaşı ile yerli sanayi üretimini canlandırmak istiyor.
Ancak, aynı anda hem dış ticaret açığını azaltmaya çalışmak hem de doların küresel hakimiyetini sürdürmek çelişkili bir yaklaşım.” dedi. Türkiye ekonomisine dair değerlendirmelerde bulunan Yazgan, Türkiye’de enflasyonun 30’un altında kalmasının zor göründüğünü dile getirdi. Yazgan, “Neredeyse tüm dünyada pandemi sonrası enflasyon kontrol altına alındı, bizim dışımızda az sayıda ülke haricinde kontrol altına alınmamış enflasyon kalmadı.
Dünyadaki enflasyonun, pandeminin payı bizde de oldu. Ancak tüm dünya faizleri yukarı doğru çekerken biz faizleri indirerek başka bir maceraya doğru geçtik. O macera düşünüldüğü gibi bir yatırım hamlesi yaratmadı. Büyümeyi düşüren, yatırımları tırpanlayan bir etki yarattı” dedi.