Sürdürülebilir Ürünler, Z Kuşağının İlgi Odağı
Türkiye pazarında 2004 yılından bu yana faaliyet gösteren İspanyol ayakkabı markası Camper, çevresel sürdürülebilirlik alanındaki taahhütlerini güçlendirerek döngüsel moda yolculuğuna devam ediyor. Marka, 2030'a kadar karbon ayak izini yüzde 50 azaltmayı ve geri dönüştürülebilir modüler ürünler geliştirmeyi hedefliyor.
“Z kuşağının ekonomik bağımsızlığı, çevre dostu ürün talebini belirliyor”
Moda endüstrisinin genelinde olduğu gibi, ayakkabı üretim süreçleri de çevresel ve sosyal açıdan sürdürülebilir olma baskısı altında. Sürdürülebilirlik ve yenilikçilik, sektörün rekabet gücünü artırırken tüm dünyada ayakkabı üreticileri bu talebi karşılamak için yatırımlar yapıyor.
İspanyol ayakkabı markası Camper, ürünlerinin yaşam döngüsünü uzatırken, bu sayede kullanım başına maliyetlerini düşürerek karbon ayak izlerini azaltmayı da hedefliyor. Sürdürülebilir malzemelerle döngüsel ürünler geliştiren marka, modüler ve yüzde yüz geri dönüştürülebilir ayakkabılar üretiyor.
‘ReCamper’ programıyla ise bazı ülkelerde kullanılmış ayakkabıları toplayarak yeniden satışa sunuyor. Aynı zamanda lojistikte sürdürülebilir havacılık yakıtları (SAF) gibi çevre dostu yöntemler kullanan marka bu yaklaşımla 2030’a kadar karbon ayak izini yüzde 50 azaltmayı hedefliyor. Şirketin yönetim anlayışını hem de sürdürülebilirlik hedeflerini Türkiye, Rusya, CIS, MEA Camper Bölge Direktörü Ulaş Divarcı’dan dinledik:
“2030’a kadar karbon ayak izimizi yüzde 50 azaltmayı hedefliyoruz”
“Yılda yaklaşık 300 bin adet ayakkabıyı müşterilerimizle buluşturuyoruz. Camper olarak her önemli çalışmamızda olduğu gibi, ilk adımımız karbon ayak izimizi ölçerek çevre üzerindeki etkimizi değerlendirmek oldu. Bu ilk değerlendirmeden sonra Bilimsel Tabanlı Hedeflerimizi (SBT’ler) belirleyebildik ve en fazla etkiye sahip olduğumuz alanlara odaklanan bir azaltma planı geliştirdik.
Enerji tüketimimizi daha temiz kaynaklara çevirmek, ayakkabı üretimimizde işlenmemiş malzeme kullanımını azaltmak ve sorumlu üretim yöntemleri sağlamak, 2030’a kadar karbon ayak izimizi kapsam 1 ve 2 için yüzde 50, kapsam 3 için yüzde 30 azaltmak üzere aldığımız önlemlerden bazıları. Sosyal alanda, çalışanlarımızın katılımını ve memnuniyetini artırmak için çalışmamız gerektiğini anlıyoruz, ancak aynı zamanda ortaklarımız tarafından istihdam edilenlerin refahının da aynı derecede önemli olduğunu biliyoruz. Bu nedenle önceliklerimiz arasında çeşitlilik, eşitlik ve kapsama stratejimiz ile tedarik zinciri genelinde insan hakları yaklaşımımız yer alıyor.”
Kullanılmış ayakkabılar yeniden hayat buluyor
“Ayakkabılarımızda kullanılan unsurları kolaylaştırmak ve kişiselleştirmeye olanak tanıyan modüler ürünler tasarlamak için önemli bir çaba harcıyoruz. Bu yaklaşım, ürünün ömrünü uzatmaya yardımcı olurken, yaşam döngüsünün sonunda geri dönüştürülebilirliğini de artırmış oluyor. Ayakkabı modellerimizden ‘Roku’ bu felsefenin bir örneği. Bu model monte edilip sökülebilen, onarılabilen ve özelleştirilebilen (sizin tarafınızdan) altı parçalı modüler bir ayakkabı. Ayrıca tamamen geri dönüştürülmüş ve geri dönüştürülebilir malzemelerden yapıldı.
Bir başka modelimiz ‘Kobarah’ ise dairesel tasarım yaklaşımımızın bir başka örneği. EVA kalıp kullanılarak tek bir parça üretilen Kobarah, tamamen geri dönüştürülebilir ve yüzde 30 biyo bazlı içeriklerden üretildi. Aynı zamanda sorumlu üretimi teşvik etmek, diğer sektör oyuncularıyla işbirliği yapmayı gerektirir düşüncesindeyiz. Şimdilik Avrupa’da test aşamasında olan ReCamper programımız ile tüketicilerimizi ürünlerine en iyi şekilde nasıl bakacakları konusunda eğitiyor, ayakkabı onarımı sunuyor, ikinci kalite ayakkabıları yeniden işliyor ve son olarak ikinci el ayakkabıları toplayıp yeniden satıyoruz.”
“Z kuşağının satın alma bağımsızlığı tercihleri şekillendiriyor”
“Tüketiciler artık markaların sorumlu davranmasını, şeffaflık ve yenilikçi uygulamalar aramasını bekliyor. Ancak sürdürülebilir ürünlerin artan maliyeti, tüm tüketicilerin prim ödemeye istekli olmaması nedeniyle bir sorun olmaya devam ediyor. Markalar olarak en iyi çözümleri rekabetçi fiyatlarla sunmaya çalışmalıyız. Özellikle Z kuşağında yükselen bir farkındalık gözlemliyoruz. Bu kuşağın satın alma bağımsızlığı oranının artmasıyla sürdürülebilirlik, satın almada önemli bir karar unsuru haline gelecek. Ancak Türkiye gibi ekonomik sıkıntıların yaşandığı ülkelerde bu konularda gelişim ve farkındalık daha yavaş gerçekleşiyor. Bunu da göz önünde bulundurmamız gerekli”.
“Yeni standartlara hızla adapte olmalıyız”
“Türkiye genç nüfusuyla dünyadaki gelişmeleri ve ilerlemeleri yakından takip eden önemli bir ülke. Bu nedenle ‘Yeşil Mutabakat’ gibi dünyanın geleceği için önemli inisiyatiflerin ülkemizin gelecek planlarına entegre edilmesi ve stratejilerin buna göre planlanması çok önemli. Son dönemde mal ve hizmetlerin üretiminde oluşan yeni standartlara hızlı bir şekilde adapte olamazsak rekabet gücümüzü kaybedeceğiz. Camper olarak yıllardır süren çabalarımız sayesinde bu konuda yüksek bir olgunluk seviyesindeyiz ve her geçen gün ilerlemeye devam ediyoruz.
Şirket olarak temel taahhütlerimiz ve 2030'a kadar uzanan, öncelikle karbon azaltımına, daha iyi malzemelere, inovasyona ve döngüselliğe odaklanan bir yol haritamız var. Taahhütler hakkında konuşmak daha kolay olsa da, gerçek verileri paylaşmanın daha ikna edici olduğuna inanıyoruz. Sertifikalı, yenilenebilir ve geri dönüştürülmüş malzemelerin kullanılması yalnızca daha yüksek bir maliyeti değil, aynı zamanda iyi performans göstermesi ve konfor sağlaması gereken ayakkabılar için kalite ve dayanıklılığı da garanti etmeyi gerektirir.
Pek çok yenilik, deri gibi alışılmış ve yerleşmiş malzemelerle rekabet ettiğinden yeterince gelişemiyor ve deri ile boy ölçüşemiyor. Ancak, kullanabileceğimizden emin olduğumuz bir malzeme bulana kadar tedarikçilerimizi test ve denemelerle destekliyoruz. MIRUM® ve HyphaLite™ gibi yenilikleri ilk deneyeniz. Şu anda mevcut teknolojilere meydan okumak ve tüketicinin ayakkabı deneyimini geliştirmek için tasarlanmış daha modüler ve döngüsel ürünleri piyasaya sürmek için çalışıyoruz.”
“SAF, sera gazı emisyonlarını yüzde 80'e kadar azaltıyor”
“Sanayi hem dünyada hem Türkiye’de enerji tüketimi ve karbon salınımında önemli paya sahip. Üretimin yanı sıra hammadde ve ürünlerin taşınması, dağıtımı ve depolanmasından kaynaklanan emisyonlar da düşünüldüğünde bu pay iyice büyüyor. Çoğu paydaşımız, karbon emisyonlarımızın çoğunun ürünlerimizi oluşturmak için kullanılan malzemelerden kaynaklandığını öğrendiğinde şaşırıyor. Bu nedenle son yıllarda ürün tasarım stratejimizi tamamen değiştirerek sadece yüksek kaliteli değil aynı zamanda çevre dostu malzemelere de öncelik verdik.
Ayakkabı kutularımız, tüketicilere ulaşırken malzemeleri en aza indirip faydayı en üst düzeye çıkarmak için yeniden tasarlandı. Gönderilerden kaynaklanan karbon emisyonlarını azaltmak için sürdürülebilir havacılık yakıtlarından (SAF) yararlanan GoGreen Plus programı aracılığıyla DHL Express ile ortaklık kurduk. Kullanılmış yağlar, atıklar, kalıntılar, mısır veya hidrojen gibi alternatif hammaddelerden elde edilen SAF, geleneksel havacılık yakıtına kıyasla sera gazı emisyonlarını yüzde 80'e kadar azaltabiliyor.”