Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D), ambalaj kullanımının çevre üzerindeki olumsuz etkilerini azaltma çağrısı yaparak, tüketicilere gezegen dostu alışveriş alışkanlıkları edinmeleri konusunda bilgi verdi. Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, ambalajlı ürün satın alımının enerji, su ve ham madde tüketimini artırdığını ve çevre kirliliği, iklim değişikliği ve biyoçeşitlilik kaybına neden olduğunu vurgulayarak, tüketicileri ambalajları azaltmaya ve dikkatli bir şekilde seçmeye çağırdı.
Ambalajların yaşam döngüsü içindeki rolüne değinen Karaosmanoğlu, ambalajların ürünleri koruma, taşıma ve tüketiciye sunma amacıyla önemli olduğunu, ancak aynı zamanda doğru yönetilmediğinde çevresel sorunlara neden olduğunu belirtti. Bu bağlamda, tüketicilere ambalajın içeriğini inceleyerek geri dönüştürülebilir ambalajları tercih etmeleri, yeniden doldurulabilir ambalajları kullanmaları, ve ambalajı azaltma konusunda bilinçli seçimler yapmaları konusunda önerilerde bulundu.
Prof. Dr. Karaosmanoğlu ayrıca, ambalaj endüstrisinin eko tasarım ve geri dönüşüme odaklanması gerektiğini vurgulayarak, markaların döngüsel ekonomi dostu ambalajları kullanarak sürdürülebilirlik konusundaki çabalarını artırmaları gerektiğini söyledi.
SÜT-D’nin amacı, sürdürülebilir üretim ve tüketim konularında toplumda güçlü bir etki yaratmak ve çevre dostu yaşam kültürünü benimsetmek. SÜT-D, kamu, iş dünyası ve akademi temsilcileri arasında işbirliği yaparak sürdürülebilirlik bilinci oluşturmayı ve çevre dostu teknolojilerin kullanımını teşvik etmeyi amaçlamaktadır.
Bu çerçevede, SÜT-D’nin liderliğindeki çağrı, ambalaj kullanımının azaltılması ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının benimsenmesi için önemli bir adım olarak ön plana çıkmaktadır. Gezegenimizin geleceği için sorumluluk bilinciyle hareket ederek, tüketicilerin ambalaj konusunda bilinçlenmeleri ve çevre dostu seçimler yapmaları çağrısı yapılmaktadır.
Bu çabalar, Avrupa Atık Azaltım Haftası kapsamında önemli bir yere sahiptir. Ambalajların azaltılması ve doğru yönetilmesi, atık oluşumunu azaltarak çevre kirliliği, iklim değişikliği ve biyoçeşitlilik kaybına karşı etkili bir mücadele stratejisi oluşturabilir.