Günümüzde iklim krizi tüm dünyada etkisini artırırken, ülkelerin karbon ayak izlerini azaltma çabaları küresel mücadelenin temelini oluşturuyor. Ancak ülkemiz, bu alanda hem politika hem de uygulama düzeyinde ciddi yetersizlikler sergilemekte. Yenilenebilir enerji yatırımları ve sembolik adımlar dışında, sistematik bir karbon yönetimi stratejisinin eksikliği, Türkiye’yi iklim hedeflerinin gerisinde bırakıyor.
Zayıf Hedefler ve Yasal Boşluklar
Türkiye, 2053 net sıfır emisyon hedefini açıklamış olsa da, bu hedefe giden yolda somut adımlar son derece yetersiz. Örneğin, Avrupa Birliği’nin “Fit for 55” paketi gibi kapsamlı düzenlemelerin aksine, Türkiye’de emisyon ticaret sistemi (ETS) henüz pilot aşamada olup, karbon fiyatlandırması etkisiz durumda. Üstelik, kömür bağımlılığının devam etmesi, sanayi ve ulaşım sektörlerindeki denetimsizlik, emisyon artışını körüklüyor.
Sanayi ve Enerji Sektöründe Düzensizlik
Enerji üretiminin yaklaşık %30’u hâlâ kömürden sağlanırken, yenilenebilir enerjiye geçiş yavaş ilerliyor. Türkiye’nin yenilenebilir enerji potansiyeli (rüzgar, güneş, jeotermal) büyük olmasına rağmen, fosil yakıt teşvikleri ve termik santrallere verilen destekler, temiz enerji dönüşümünü sekteye uğratıyor. Ayrıca, sanayi tesislerinde emisyon ölçümleme ve raporlama mekanizmaları yetersiz kalmakta.
Ulaşım ve Şehirleşmede Sürdürülebilir Olmayan Politikalar
Toplu taşıma ve bisikletli ulaşım altyapısı yetersiz olan Türkiye’de, özel araç kullanımı ve dizel araçların yaygınlığı karbon emisyonlarını artırıyor. Özellikle İstanbul, Ankara gibi metropollerde trafik yoğunluğu ve hava kirliliği, karbon ayak izini azaltma çabalarını gerçek anlamda baltalıyor. Elektrikli araç geçişi ise şarj altyapısı ve teşvik eksikliği nedeniyle yavaş ilerliyor.
Bireysel Farkındalık ve Kurumsal Sorumluluk Eksikliği
Karbon ayak izini azaltmaya yönelik bireysel bilinç ve devlet destekli kampanyalar yetersiz. Karbon nötr belgeleri, yeşil sertifikalar gibi uygulamalar ise henüz yaygın değil. Belediyelerin iklim eylem planları ise çoğunlukla kâğıt üzerinde kalıyor, somut sonuçlar üretilemiyor.
Acilen Neler Yapılmalı?
– Kömürden çıkış takvimi netleştirilmeli ve yenilenebilir enerji yatırımları artırılmalı.
– Etkin bir karbon fiyatlandırma mekanizması ve emisyon ticaret sistemi hayata geçirilmeli.
– Ulaşımda elektrikli araç altyapısı ve toplu taşıma yatırımları hızlandırılmalı.
– Sanayi tesislerine karbon vergisi getirilerek denetimler sıkılaştırılmalı.
– İklim okuryazarlığı artırılmalı, bireyler ve şirketler karbon azaltımı için teşvik edilmeli.
Sonuç olarak Türkiye, iklim krizine karşı “göstermelik” adımlarla değil, köklü politik reformlarla mücadele etmek zorunda. Aksi takdirde, hem çevresel hem de ekonomik bedel ağır olacaktır.