Environmental Science and Technology dergisinde yayımlanan ve yüzer güneş panellerinin çevresel etkilerini inceleyen ilk saha çalışmasında, araştırmacılar, küçük göletlerde sera gazı emisyonlarının yaklaşık %27 oranında arttığını tespit etti. Su yüzeyine güneş panelleri yerleştirme uygulaması olan yüzer güneş enerjisi, verimliliği ve tarım ile koruma alanlarını koruma potansiyeli açısından umut vadetse de yeni bir deney, bu teknolojinin çevresel bedelleri olabileceğini ortaya koyuyor.
“Yüzer güneş panelleriyle ilgili birçok araştırma yapıldı, ancak bunların çoğu modelleme ve tahminlere dayanıyordu.” diyen Yardımcı Doçent Steven Grodsky, “Bu çalışma ise doğrudan gözleme dayalı ilk deney. Burada gerçekten ne olduğunu görüyoruz. Ve bulgularımıza göre, yüzer güneş panellerinin kullanıldığı göletlerde sera gazı emisyonlarında artış var.” ifadelerini kullandı.
Grodsky ve ekibi, Cornell Deneysel Gölet Tesisi’ndeki üç göleti %70 oranında güneş panelleriyle kapladı ve neredeyse anında metan ve karbondioksit emisyonlarının %26,8 oranında arttığını gözlemledi. Ayrıca, göletlerdeki çözünmüş oksijen miktarı önemli ölçüde azaldı.
“Yüzer güneş panelleri kullanıldığında, sudaki organizmalar için oksijen miktarını ciddi şekilde azaltıyorsunuz. Ekolojik süreçleri, ayrışma mekanizmalarını, mikroorganizmaları ve rüzgarın su yüzeyinde hareket etme şeklini değiştiriyorsunuz. Tüm bu unsurlar birbiriyle bağlantılı.” diyen Grodsky, bu verilerin özellikle ABD’deki yüzer güneş enerjisi projelerinin büyük ölçüde küçük göletler ve göllerde yoğunlaşması nedeniyle önemli olduğunu vurguladı.
Bununla birlikte, araştırma yüzer güneş panellerinin bazı olumlu yönlerine de dikkat çekiyor. Alan geliştirme, bakım ve bertaraf dahil olmak üzere toplam emisyon maliyeti karşılaştırıldığında, üretilen her kilovat saat enerji başına yüzer güneş panellerinin sera gazı emisyonları, kara üzerindeki güneş enerjisi ve fosil yakıt bazlı enerji üretimine kıyasla muhtemelen daha düşük olabilir. %70 oranındaki gölet kaplama ise üst sınırı temsil ediyor ve araştırmacılar, bu etkileri azaltmak için panellerin kaplama oranının düşürülmesi veya suyu karıştıracak hava kabarcıkları sağlayan sistemler gibi alternatifler öneriyor. Ancak bu konuda daha fazla araştırmaya ihtiyaç var.
“Tarih boyunca enerji dönüşümleri – odun yakıtından fosil yakıtlara geçiş gibi – genellikle sadece enerji üretimine odaklandı ve çevresel etkiler göz ardı edildi. Sonuç olarak çevresel adaletsizlikler ve iklim değişikliğiyle karşı karşıya kaldık” diyen Grodsky, “Buradaki amaç, bu hatayı en baştan önlemek ve enerji dönüşümüne yeni bir bakış açısı kazandırmak.” şeklinde konuştu.